1 Ekim 2013 Salı

Anı yaşamak 6 – Keyif almak

“Anı yaşamak zihinde değil, kalpte olur” – Robin Sharma
Bir süredir anı yaşamaktan bahsediyorum ve bunu bir seri halinde adım adım inceleme nedenim kişinin hayat kalitesini doğrudan etkileyen ve herkesin sahip olabileceği bir beceri olması.
Anı yaşamak için bu ana dek ortaya koyduğumuz adımlar şunlardı...
1.       Yavaşla ve hayatının akışını kontrol et
2.       Hayat akışını bölümlere ayır ve her dilime tam odaklan
3.       Akıl berraklığını sağla ve koru; böylece aklın özgürlüğünü sağlar ve sezgilerinin önündeki engelleri kaldırarak sana daha kolay akmalarını sağlarsın
Bir sonraki aşama ise bana göre yaptığın işten keyif almak. Aksi takdirde yapılan iş, içinde bulunan an zulüm olur. Eğer insan sevdiği bir işi yapıyorsa zaten keyif almak kolay. Mesela bir resim çizmek hobin ise zaten fırçanı eline aldığın an yukarıdaki 3 basamağı da aşmış gitmişsindir. Öyle zamanlarda Einstein’in “Görecelilik Kuramı” gereği zamanın ne denli izafi olduğunu saate bakıp da anlarsın. Birkaç saat sanki birkaç dakika gibi akıp gider.
Mesele sevdiğin işleri yaparken değil, tercih etmediğin ve ya sevmediğin işleri de yaparken anı yaşayabilmek. Zor olan Mevlana’nın dediği gibi önemli olan “kimse yanında değilken, kimsenin bilmesine imkan olmadığı durumda bile harama el sürmemek”tir. Zor olan her işte bir gelişim fırsatı vardır.
Sevmediğin bir işi yaparken nasıl keyif alabilirsin ki diye bir soru gelebilir akla. Ancak hiçbirimiz bizi saran koşulların %100 kontrolüne sahip değiliz. Ve kim her an sevdiği işi yaptığını söylerse yalan söyler. Rockefeller gibi zengin ve her imkana sahip bir insan bile sevmediği birçok iş yapar. Bunu neden yapar? Çünkü doğru olan odur ve o işin yapılması gerekir. Ya da mevcut şartlar ve konjonktür o an o işin yapılması için size hiçbir alternatif bırakmaz. Ya da bazı insanlar çıkar için o işi yaparlar. Kadim Hint Felsefesi’nde Karma Yoga’da bahsedildiği gibi çıkar için iş yapanlar, ağacın meyveleri için ağacı büyütürler. Önemli olan sonucu için değil, doğru olduğu için bir işi yapmaktır. Önemli olan sonuçlardan etkilenmemektir. Olumlu sonuçlar sürecin yan ürünüdür.
Bir şeyin yapılması o an için doğru ise ama bu iş sevmediğiniz bir iş ise yine doğru olanı yapmanın erdeminden ve hazzından dolayı bu işi yapmak göreceli kolaydır. Ama ya mevcut şartlar size bir şeyler dayatıyorsa...işte bu gerçek sınavdır. Böyle bir durumda önemli olan elimizden geleni yapmak ve gerisini Allah’ın takdirine bırakmaktır. Çin Felsefesi’nde denildiği gibi Tao ile uyumlanmaktır. Uyumlanmak ise ancak kabul ile olabilir. İnsan kabul etmediği bir şey ile uyumlanamaz. Burada bahsettiğim kabul elimizden gelenin en iyisini yaptığımız ve o şartlar altında o an için daha iyisini yapamayacağımızın kabulüdür. Olanın o an için olması gereken en iyisi olduğunun kabulüdür. Her şey olması gerektiği gibi olur ve her zaman insan için en iyisi olur...o an için kişi bunu anlamasa da. Zira insan eksiklikleriyle sınanır.
Bu kabul öyle bir kabuldür ki eski dergahların tekamül okulları olduğu zamandan bir örnek vermek istiyorum. Bir adam mutlu ve huzurlu bilgelerin yaşadığı bir dergahı duyunca bu bilgeliği öğrenmek için kalkıp o dergaha gitmiş. Dergaha kabul edilmek için dergahın bulunduğu tepenin aşağısındaki ormandan odun kesip getirmesi söylenmiş. Adam gitmiş kesmiş tepeye dergaha doğru tırmanmaya başlamış. Söylene söylene gelmiş. Kan ter içinde kalmış. Üstat ona tekrar gitmesini ve odun getirmesini söylemiş. Adam yine gitmiş, sırtında odunlarla gelmiş ve yüzünden kızgınlığı okunuyormuş. Tekrar gitmesi söylenmiş.Sinirleri tepesine çıksa ve yüzüne bu vursa da tekrar ormana geri dönmüş. Günler günleri aylar ayları kovalamış. Adam ne zaman kabul edilmiş biliyor musunuz? Adam bir gün gelmiş ki ormandan sırtında odun yüklü tırmanırken ona bir çocuk çarpmış ama adam ona gülümseyerek sorun yok demiş ve tepeye vardığında sanki hiç yükü (??) yokmuş gibi mutlu ve huzurluymuş, iste o zaman. İşte budur anı yaşamak için ulaşmamız gereken keyif hali. Her şeyden mutlu olunan bir hal. Sakın bu hali Polyanna’nınkiyle karıştırmayın.
Anı yaşamak ulvi bir hal değil ve insan keyif aldığı sürece buna devam edebilir. Bu bir görev de değildir, bir var olma halidir. O an, o mekanda tüm açık kalbiniz ve zihninizle bulunur, tam bir odaklanma ile akan her saniyenin farkında olur, her şeyi bir tanık zihniyeti ile gözlemler ve keyif alırsınız. Anı yaşamak zihinde değil kalpte olur.
Yaşamınızda her an sağlık, mutluluk, huzur dolu yaşayın, sevgi ve barış içinde kalın, ahenkli ve dengeli olun.
Sevgiler,
Kenan
Copyright © 2013  Yayın hakları Kenan Kolday'a aittir, izin alınmadan kullanılamaz.