21 Şubat 2014 Cuma

DIŞTAN İÇE, İÇTEN DIŞA

“Kaldır kendini aradan, çıksın ortaya Yaradan” – Erzurumlu İbrahim Hakkı

İnsanın kişisel gelişimi nasıl olur?” sorusuna benim vereceğim en kısa yanıt...
Önce dıştan içe olur, sonra da içten dışa...şeklinde olur.
Öyle bir çağda yaşıyoruz ki her şey elimizin altında. Her tür bilgiye bir tık ile ulaşmak mümkün.
İşte!!
Bu yüzden de bilgi kirliliği içinde hala doğru bilgiye ulaşmak zor. Belki de eski kadim zamanlar kadar zor.
İnsanlık binlerce yıllık bilinen ve yazılı tarihinde ürettiğinden kat be kat fazla bilgiyi son 150 yılda...
hatta son 50 yılda üretti.
Ancak yine bu bilgi otobanının merkezinde yine insan var.
Peki insan bu dünyada neden yaşar? İnsanın bu dünyaya geliş amacı nedir?
Farklı filozoflar, farklı öğretiler, farklı inanç sistemleri buna farklı cevap verirler.
Ancak, bana göre her şey yaşadığımız evrende tekamül için vardır.
Zira, evrendeki her şey hareket Big Bang ile ilk etki sonrası hareket halindedir. Her şey dönüşüm halindedir.
Bu dönüşümün amacı...varlıkların tekamülü. Hayat zıtlıkların gül bahçesinde insanı test eder ve onu ona buldurur.
Gelişim öğrenmek ile başlar. Zira bilmek-yapmak-olmak yolu ilk öğrenmek ile başlar.
Ne demiş Hz. Muhammed’e görünen Cebrail?...”OKU”, “Allah’ın adıyla oku”.
Peki öğrenmek ile öğrendiğini içselleştirmek aynı mıdır?
Kesinlikle hayır. Zaten bu kadar olsa bu hayat tiyatrosunda bunca zorluğa gerek var mı ki?
Martrix’teki gibi taksınlar fişi, öğren o zaman.
Bilgi çok farklı ve çeşitli kanallardan insana akar.
Öğrenmek ise sana gelen bilgiyi akıl vasıtasıyla işlemek, yorumlamak ve sentez etmekle...
VE sonra da öğrendiğini hayatın tam içinde, tam ortasında, tam göbeğinde...
Uygulayarak öğrenmekle olur.
Hayat okulunda eylemlerimizle yaşarız ve eylemlerimizin sonuçlarından öğreniriz.
Bu yüzden hata yoktur, sadece deneyim vardır.
Bilmek-yapmak-olmak yolunda, olmak  “nefes alır verir gibi yapmak” noktasıdır.
Aynı bisikleti düşe kala sürmeyi öğrenen çocuğun...
Aylar sonra sokakta ellerini bile bırakarak...
“Pedalı nasıl çeviririm?”, “gidonu nasıl doğru tutarım?” diye düşünmeden...
Hatta yanındaki çocuklara laf atıp espri yaparak çabasız sürmesi gibidir...
Çim kadim felsefesi Tao buna “Wu Wei” der. Bilmeden bilmek, yapmadan yapmak, olmadan olmaktır bu.
Yani...
İnsan öğrenirken süreç dışarıdan onun içine doğrudur...
Her şey ona akar ve o da sünger gibi çeker.
Tabii ki bir arayışı varsa...
Arayışı olmayana ne verseler o almaz.
Ama gün gelir kişi, “hamdım, piştim, yandım” basamaklarından yandım aşamasına gelir...
İşte o zaman artık içi dışı bir olur...
Ve içinde neyse o güzellik, o zarafet dışarıya yansır, dışarıya akar.
Bu noktada insan Yaradan ile arasındaki sınırları, kalkanları, maskeleri kaldırmıştır.
O kişinin karakter asaleti ve bilgeliği bir bakışta anlaşılır.
Önce çırak sonra üstad olacaksın ki dıştan içe sana akan artık sende dışa aksın...
O zaman işte ışık olur, her gölgeyi aydınlatırsın.
Sevgiler,
Kenan Kolday

Copyright © 2014  Yayın hakları Kenan Kolday'a aittir, izin alınmadan kullanılamaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder