8 Şubat 2014 Cumartesi

Gücün 3 Yönü

Güç...Bu nasıi bir şeydir ki, insanlık tarihi boyunca kadın, erkek hepsi onun peşinden koşmuş. Bir çok film onun için yapılmış. ne savaşlar verilmiş, ne büyük şeyler bu uğurda feda edilmiş. 
İçinden kopup geldiğimiz ve doğum ile kaybettiğimiz o muhteşem BÜTÜNLÜK ve TEKLİK'e duyulan dünyasal özlem, bize hep gücü ve güçlü olmayı aratmış. 
O kopuşun sonucu ruhun maddesel hayata uyumlanması süreci ve bunun getirdiği şok, bizleri eskiden o tam ve bütün olduğumuz zamanlara dair önüne geçilmez bir özlemle doldurmuş. Bu yüzden de ruhani gücümüzün hayal meyal hatıralarıyla bu dünyada ayakta kalmak için güçlü olmak zorunda hissetmiş insanoğlu. 
Nasıl da olmasın ki? Abraham Maslow'un ünlü İhtiyaçlar Hiyerarşisi'ne bakınca en altta temel ve fizyolojik ihtiyaçlar var. Farz edin ki bir ormana düştünüz ve sizi bulana dek hayatta kalmanız lazım. O anda yemek, barınmak, güvenlik gibi temel ihtiyaçları mı düşünürsünüz, yoksa kendinizi gerçekleştirmek mi? Fakir bir insan önce neyi düşünür? Hele bir de bakacak bir ailesi varsa.
Hele bir de doğum sonrası insan bir kişilik edinmiş ki, işte o zaman bağlanmış tamamen dünya düzenine ve kişiliğine göre bir ayakta kalma stratejisi belirlemiş.
Gücün ilk ve herkes tarafından uygulananı fiziksel güç olmuş. Fiziksel gücü daha az güçlüye yeten üstünlük kazanmış. Zaten dışsal güç uygulamak için en az 2 kişi lazım. Para, mal, mülk, paye, iktidar hep bu fiziksel güçün uygulama şekilleri olmuş. 
Ancak daha büyük bir güç türü de var ki, o da zihinsel güç. Fiziksel gücün bir sınırı vardır. İnsanın fiziksel gücünü ele alalım. Bir Rambo ya da Archilles ya da Golyat olun ama gücünüzün bir sınırı mutlaka vardır. Bir hikaye okumuştum yıllar önce.  Bir anne Amerika'da yolda kazan yapan arabasının altında kalan bebeğini kurtarmak için arabayı elleriyle devirmiş. Aynı güç yine Çanakkale Muharebesi'nde birkaç yüz kiloluk top mermilerini Mehmetçik'in ölüm kalım anlarında sırtlanmasını sağlamış. Ya da 2500 yıl önce Atina'nın kuzeyinde tüm gün savaşan Atina ordusunun kazanılan savaş sonrası tam zaferi kutlayacakken, Pers donanmasının Atina'ya saldırdığı haberini almalarıyla birlikte, savaşın tüm o yorgunluğuna rağmen ve sırtlarında onca teçhizatla 80 kilometrel koşmalarına ve Atina'yı ve ailelerini kurtarmalarına sebep olmuş. İşte bu anlarda artık kadim Hint felsefesinde toprak ile temsil edilen beden kendi sınırlarına dair tüm dayatmaları duyguların güçlü yaşanması ve inançtan dolayı bırakır ve zihin gerçek anlamda kontrolü ele alır. Zihin beden bağlantısı hiç olmadığı kadar incelir. Bilinçaltı bilince hükmeder. Ve zihin bedene hükmeder. İmkansız imkanlı hale gelir.
Aynı zihinsel güç kaba güçle alınamayan kaleleri binlerce yıllık strateji tarihinde alınmasını sağlamıştır. Hatta bazıları sadece bu yolla kan bile dökmeden o ünlü "Kılıçsız Samuray" kitabında anlatılan Japon İmparatoru Hideyoshi gibi güç kullanmadan kazanır. Sun Tzu en iyi komutan savaşa gerek duymayan komutandır der. Bu zihinsel güç aynı zamanda kişinin kendisinin efendisi olmasını, nefsine karşı verdiği mücadeleyi kazanmasını, kendini bulmasını ve yapabiliyorsa kendini bilmesini de sağlar. Bu güç kendini sanat, felsefe, mantık, bilim vs ile de gösterir. 
Gücün en üst noktası ise ruhsal güçtür. Parçası olduğumuz Bütünlük'ün, çokluktaki tekliğin bizim ruhumuza yansımasıdır o. Bu güç devreye en zor girenidir ve bir kere girdi mi de her daim aktiftir. Bu güce varmak ancak bir ayayışla olur, devamlı çaba, teslimiyet, adanmışlık, iman ve tevekkül ile.  Bu Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaşi Veli, Taptuk Emre'nin aradığı ilahi aşktır. Onu bulan kendini bulur, Yüce Mevla'sını bulur. O'na varır ve O'nda erir. Ten kafesinden kurtulur. Acı ve ızfıraptan muaf olur, sefaya da belaya da eyvallah der. Artık Yüce Mevla ona razı olur. Bu noktada kalp gözü açılır ve ne beden, ne zihin, ne de duygular bu ilahi aşk şarabının verdiği tatmin ile boy ölçüşebilir. Zaten boy ölçüşecek bir şey de kalmaz. Her şey artık tektir. Dualist bir dünyada yaşarken, Teklik bilinciyle düşünmek ve yaşamaktır bu.

Sevgiler,
Kenan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder